
“Dünyadaki pek çok insanın esas sorunu;
henüz kendisiyle tanışmamış olmasıdır.”
– Kazancakis.
Evimizin kapısına gelmiştik. Oğlum parmak izi ile çalışan kapı kilidine doğru başparmağını uzattı. Parmak izi okuyucusuna dokununca kapı açıldı. Ona takıldım:
– Çok güçlüsün. Bır parmak dokunuşu ile kocaman kapıyı açtın.
Oğlum tebessüm ederek bana dönüp:
– Güç bende değil. Bu kilit sistemi olmasaydı, parmağımın dokunuşuyla kapıyı böyle rahatlıkla açamayacağımı biliyoruz..
– Biliyoruz bilmesine ama, dedim ve durdum. Sonra sözüme devam ettim:
– Yaptığımız işlerde bilincimizin payı, parmak izi okuyucusuna parmağımızı dokundurmak kadar küçük bir şey. Kâinatta bilincimiz ve irademiz dışında çalışan devasa bir sistem var Buna rağmen yaptığımız işlerdeki minicik payımıza rağmen, kibre kapılabiliyoruz. “Güç bende” der gibi bir hal içinde oluyoruz bazen. Ne tuhaf bir aldanış.
Eve girip gıda poşetlerini mutfağa bıraktık. Mutfak masasındaki arkalıklı birer sandalyeye iliştikten sonra devam ettim.
– Parmak izi konusunda birlikte biraz düşünmeye ne dersin?
Sohbete hazır olduğunu belirten onay işaretinden sonra konuşmaya başladık.
Elimin parmak uçlarını göstererek dedim ki:
– Hayatımızın kilit noktası, kimliğimizin mührü, küçücük şu parmak ucunda yer alıyor. Cenin, daha birkaç haftalıkken parmak izlerinin şekli fark edilmeye başlıyor. Üçüncü ayda belirginleşiyor. Garip olan şey ise, bu narin izlerin insanın hayatı boyunca silinmemesi ve öldükten sonra da en son kaybolan şeylerden biri olması.
Kriminologların çalışmalarına göre, parmak izlerinin çok benzer olma ihtimali milyarda bir. En yüksek benzeme vakasında ise en fazla 12 ortak noktaya rastlanabiliyor.
Milyarlarca insanda ve parmak izinde benzerlik olsa da, hiçbiri diğerinin aynı değil.
Her bir insan; özel bir parmak izi, özel bir “ses tınısı”ve özel bir göz “iris”i ile diğerlerinden farklı. Tek yumurta ikizlerinde bile aynı gen yapısına sahip olmalarına rağmen farklılıklar var. Ayrıca farklılıklar sadece bunlarla sınırlı değil. Duygu ve kabiliyet özelliklerindeki farklar da sınırsız.
Oğlum:
– Bu benzerlik içindeki farklılıklar şaşıtıcı, dedi. Biraz önce marketten aldığımız ürün etiketleri üzerindeki barkaodları göstererek:
– Ürün etiketlerinde de parmak uçlarımızda olduğu gibi barkod işaretleri var. Her bir ürünün barkodu farklı. Bu barkodlara bakınca, bunların ardında ciddi bir bilgi birikimin olduğu anlaşılıyor. Hiçbir çizgi rastgele değil. Yoksa herşey karmakarışık olurdu. Barkod ukuyucuları ve barkodların bir gayesi var. Fayda üretme amacı taşıyan işleri yapan bu sistemi yapan takdiri kak ediyor. Öyle değil mi babacığım.
– Elbette öyle. Ayrıca parmak izini okuyan kapı kilit sistemini yapanları da unutymayalım.
Gördüğümüz bu barkod sistemleri rastgele veya kendiliğinden oluşmamış. Tıpkı parmak uçlarımızdaki çizgiler rastgele oluşmadığı gibi.
Bazı insanlar sanat, bilgi, emek gerektiren, bir amacı olan tabiattaki eserleri inceler hatta bu konuda araştırmalar, incelemeler yapar. Sistemin nasıl çalıştığına dair kitaplar yazar. Kimisi doktora tezleri hazirlar. Kim yapmış? sorusuna sıra gelince:
– Oluşmuş işte. Tabiat yapmış, kendi kendine oluşmuş, teadüfen olmuş der. Ölçülü, sanatlı yapılışlardaki akıl ve vicdanın görebildiği manevi mühürleri görmezden gelir.
Plastik çiçek veya barkod sistemleri için “yapılmış” dese de, tabiattaki çiçekler, meyveler için oluşmuş demeyi seçer. Garip bir ikilem içinde kalp ve ruhu hapis hayatı yaşar.
Halbuki dikkatle düşünülünce görülür ki; parmak uçlarımızdaki küçücük alanda adeta bir mühür nakşedilmiş. Bu incelikli ve sanatlı mühür sonsuz ilim ve rahmet sahibinin eseridir.
Milyarlarca insandan herbirinin parmak izindeki çizgiler özel, diğerlerinden farklı.
Parmak izi de, her bir organ da, farklılıklar taşıyan özel tasarımlar. Her şeyi yaratan Sanatkarı’nın bir olduğunu, birer birer gösteren, Rahim isminin mühürleridirler. Allah’ın rahmet tecellisi ve ehadiyeti her bir varlıkta görülür. Parmak izi öyle özel bir mühürdür ki; geçmiş ve geleceği bilenden başkası bunu yapamaz. Ancak kâinatı ve insanı yaratan bir Zât bu özel mührü koyabilir.
Herkesin hikayesi de, parmak izi gibi özel.
Bunun yanısıra milyarlarca insandaki organlar genel özellikleriyle de birbirine benzer.
Geçmişten günümüze kadar, insanoğlunun sahip olduğu kalp, beyin, karaciğer gibi pek çok organlarındaki benzeyiş, Allah’ın rahmetinin bütün âlemleri kuşattığını hepimizin ve her şeyin Sanatkarının bir olduğunu, vâhidiyeti gösterir. Rahman ismi topyekun, her şeyde, her an muhteşem güzellikteki yansımalarda görünür.
Ehad ve Vahid olan Allah, hayat programlarımızda başıboşluğa, tesadüfe asla yer vermez..
Nihayetsiz ihtimaller içinde hiçbir şeyi rastgeleliğe bırakmaz. Bir yaprağın düşmesi bile O’nun ilmi iledir.
İnsanların hukukunun muhafazasında önemli bir rolü ve değeri olan parmak izlerini de eşsiz yaratarak, her bir sanatında göründüğü gibi Sâni’inin (cc) büyüklüğünü gösterir…
Sözümün bururasında durdum. Elimi oğlumun omuzuna koyarak dedim:
– Haklı olarak barkod sistemini yapan takdire layık demiştin ya. Parmak ucuna varıncaya kadar bu eşsiz sistemi ve sanatlı eserleri yaratanıa ne kadar hamd etsek ne kadar teşekkür etsek yine de az.
***
Şimdi düşünüyorum da; kıyamet günü, insan bedeni tekrar diriltilirken, parmak uçlarının bile eski haliyle düzenleneceği haber veriliyor. Kuran âyetinde mealen buyuruyor ki:
“İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanır? Hayır, Biz, onun parmak uçlarını bile aynen eski halinde toplamaya kaadiriz.” ( 75 / 3-4 )
İlk olanı yaratan, tekrar yaratmaya elbette muktedirdir. Gücü her şeye yeten madem vaad etmiş elbette vaadini yerine getirecektir.
Bu idrak ve hissedişi yakalayan bir insan, güçlü bir otokontrole ulaşır. Kendini kontrol edebilen böyle bir insan düşünür ve der ki:
-Kameralarla yapılan kayıtlar daha sonra izlemek için. Dünya; ahiret adına çalışan bir kayıt merkezi gibi. Her hareketimiz yazılıyor, her davranışımız kaydediliyor ve kaybedilmiyor.
Günümüzde bilgisayardaki bazı arızalar yüzünden dosyalardaki verilerin kaybolması sorunu önlendi. Bulut (cloud) teknolojisi ile, bilgisayardaki veriler artık online bir platformda saklanıyor. Mobil cihazların çoğunda zaten bulut sistemi var. Her ânımızın, hatta niyetlerimizin bile kaydedildiği bir manevi bulut sisteminin varlığı ve hesap gününde o dosyaların önümüze konulacağı kur’anda haber verilmiş. Ahirette mahcup olacağım kayıtlardan sakınmalıyım…“
Ve sözünde, özünde, davranışında seçici olur. Huzur bulur.
***
Parmak izine varıncaya kadar, yarattığı her bir sanat, O’nu gösteriyor. O’na işaret ediyor. O’nu anlatıyor. O’na tanıklık ediyor. Her biri hal lisanıyla diyor ki,
Allah; miktarları, ölçüleri, şekilleri hikmetle belirleyen, takdir eden Hakim’dir.
Her şeyi, her hali, tüm yönleriyle en iyi bilen Alim’dir.
Saltanatında ezeli olan, ezel-ebed Sultanı, Kadim’dir.
Rahmeti bütün âlemleri kuşatan, herkese rahmet eden Rahman’dır.
Bazı kullarına karşı hususi merhamet ve şefkat gösteren, rahmet eden, Rahim’dir.
Hükmünde, kazasında, takdirinde lütuf ve suhuletle muamele eden Latif’dir. Lütuf ve mülayemetinde kudret ve iktidar sahibidir.
***
Yarattığı her bir sanat, her bir canlı, O’nun için özeldir.
Farkında olan, seven, sevilen, vahyin ve vicdanın ışığında yürüyen kulları ise biriciktir.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.